Gebelik çok komplike bir güvenlik sistemi ile korunmaktadır. Uterus kontraksiyonlarını kontrol altında tutan sistem, çocuğun uterus içerisinde, miada kadar olgunlaşmasını ve gelişmesini sağlamaktadır. Gebeliğin Korunması ile vakitsiz doğumu önlemektedir.
Bu ayar mekanizmasının bir merkezden yönetildiği saptanamamışsa da, antagonist değişik faktörlerin tam bir uyum halinde çalıştıkları bilinmektedir. Örneğin:
a – Ağrı uyandırıcı oxytocin hormonu, plasentanın yaptığı oxytocinase fermenti tarafından nötralize edilir,
b – Kontraksiyonlar yine plasentanın steroid hormonları ile bloke edilir,
c – Myometriumun kontraksiyona sokacak, kritik bir gerilmeden korunması, hiperplazi, hipertrofi ve yumuşama ile önlenir,
d- Yine kontraksiyonlar adrenerjik etkiler ile bloke edilir. Çocuğun miada kadar uterus içerisinde gelişmesini ve sonunda doğumunu sağlıyan sistem; fetus – plasenta ünitesidir. Bu ünite salgıladığı hormon ve fermentlerle, çocuğu miada kadar, koruma görevini yürütür:
Gebeliğin Korunması Nasıl Sağlanır?
1- PROGESTERON: Plasenta tarafından giderek artan miktarlarda yapılır. Myometrium’un kasılmasını önler. Plasenta yapışma yerinde yaptığı blokaj daha belirgindir. Bu bölgede uterus duvarı fazla gevşek ve yumuşaktır. Diğer bölgelere oranla fonksiyonel bir asimetri bile yapar, Myometriumdaki progesteron hormon seviyesi, kandaki seviyeye göre 9 defa fazla bulunmuştur.
2- ÖSTROGEN: Bu hormon myometriumda hiperplazi ve hipertrofi yaparak Gebeliğin Korunmasında katkıda bulunur. Büyüyen fetus’a paralel cavum uterinin de uyumunu sağlar. Liflerin boyu uzar. Yalnız kontraksiyonun çözülmemesi için liflerin boy / gerilme ilişkileri kritik sınırın altında tutulur. Miada yaklaştıkça bu ilişkiler bozulmaya başlar. Östrogen hormonu, kas lifleri arasını dolduran, bağ dokusunun moleküler yapısını değiştirerek uterusun plastik ve visköz kıvam özelliğini sağlar. (Bağ dokusunu oluşturan mukopolisakkarid’ler depolimerize olur, parçalanır ve moleküllerine su bağlanır). Fazla esnek olmayan kollajen fibriller, yumuşayan bu ara madde içinde bir file ağı gibi gerilerek ve birbiri üzerinde kayarak açılırlar.
3- BETA ADRENERJİK SİSTEMİN KATKISI: Hypothalamus’daki ayar ve denetleme merkezlerinin, sempatik ve parasempatik yollardan uterusa etkileri olduğu kabul olunmaktadır. Uterusta sempatik sinirlerin varlığı ortaya konmuştur. Parasempatik sinirler için durum şüphelidir. Gebelikte sempatik (Nor-adrenerjik) sinirler miktarca azalmaktadır ve yine gebelerde Nor-Adrenalin seviyesi, Adrenaline oranla 1/4 düşmektedir. Humoral Adrenaline’in artması, Nöral Nor-Adrenalin’in azalması myometriyum’un kasılmalarının frenlenmesine yardım etmektedir. Autonom sinir sistemindeki bu değişme koruyucu bir faktördür. Bilindiği gibi, adrenalin myometriumda gevşeme, Nor-adrenalin kontraksiyon yaptırır. Adrenalin Beta reseptörlere, Nor – adrenalin alfa reseptörlere etkindirler. Reseptörlerin hassasiyetini östrogen ve progesteron hormonları kontrol etmektedir.
4 FERMENTLERİN ETKİLERİ :
a – Gebelik boyunca salgılanan oxytocinase, oxytocine’i yok eder. Miada yaklaştıkça ferment salgılanması yavaşlar ve giderek oxytocine’in myo-metrium’a etkisi artar.
c – Myometrium’u kontraksiyona sokan diğer bir ferment Serotonindir. Fetus – Plasenta ünitesinin yaptığı kabul olunmaktadır. Serotonin’i Mono Amino – Oxydase’in nötralize ettiği ileri sürülmektedir.
Gebeliğin Korunması mekanizmasında ve ağrıların başlamasında Hormon ve fermentlerle, prostaglandin’lerin rolü güncel bir önem kazanmaya başlamıştır.
Protaglandin’lerin ana maddesi, arachidonic asit’lerdir. Estriol etkisiyle zarlarda bu madde gebelik boyunca depolanır. (Zarlarda depolanan total yağ asitlerinin %18-30’u) arachidonik asidin prostaglandinlere dönüşebilmesi için phospholipase A₂ fermenti gereklidir. Bu ferment zarlarda bulunan Lysosame’larda ve Desiduada depolanır. Progesteron hormonu bu fermentin açığa çıkmasını frenler. Fetal kortikosteroidler fermentin lisosomlardan serbestleşmesini, progesteron etkisi azalınca fermentin inhibisyondan kurtularak arachidonik asidin prostag-
landin’lere dönüşmesini sağlarlar. Gebeliğin korunma önlemleri sona erer ve Myometriyum kasılmaları çözülmüş olur.
ÖZETLENİRSE: Gebelik ürünü miada kadar gelişir, olgunlaşırken uterus tarafından bir dirençle karşılaşmaz. Myometrium hipertrofi ve hiperplazi ile elastik ve plastik kıvam kazanarak gelişir, cavum genişler. Bu uyum hormon ve fermentlerle doğuma kadar güvence altında tutulur ve Gebeliğin Korunması sağlanır.